SARARAN TIRNAKLARA MÜKEMMEL ÇÖZÜM



   El ve ayak tırnaklarının bakımı, sağlıklı bir görünümün püf noktalarından biridir.Uzun süre tırnakları havalandırmadan oje kullanımı,kötü markalı ve eskimiş ojeler, ayakların kışın sürekli çorap içinde kalması gibi nedenler yüzünden tırnaklarımız sararır.Sağlıksız ve kötü bir görüntü oluşur.
  
   Yukarıdaki sebepler dışında, kronikleşen ve geçmeyen sararmalar varsa mutlaka bir doktora danışın.Bu durum mineral eksikliği, tırnak mantarı veya daha ciddi hastalıklar gibi farklı sağlık problemleriyle ilgili olabilir.

   Sararmış tırnaklarla ilgili birkaç etkili çözüm mevcut.Fakat aşağıda vereceğimiz tarif denenmiş ve oldukça etkili bir yöntem.

  

 Malzemeler

  •   Çeyrek limon
  •   1 tatlı kaşığı karbonat
  •   Beyazlatıcı özelliği olan bir diş macunu (normal bir diş macunundan daha etkilidir)

Bir kabın içine karbonatı koyun ve limonu üzerine sıkın.Köpürme bittikten sonra biraz karıştırıp kullanacağınız miktar kadar diş macunu ekleyin.Tekrar karıştırın.Karışımı küçük bir fırça yardımıyla (eskisi bir diş fırçası olabilir) tırnakları nazikçe fırçalayın.Daha sonra 15 dakika bekletip yıkayın.En son olarak güzelce nemlendirin.
Devamını oku...

HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI İLE SAÇ BAKIMI VE HIZLI SAÇ UZATMA

  HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI
   
  Hindistan cevizi yağı; cilt ve saç bakımında son derece etkili ve faydalı bir üründür.yoğun nemlendirme özelliğinin yanında çok hoş bir kokusu vardır.Antioksidan içerdiği için cildi yeniler ve saçı gürleştirir.En önemli kısmı ise tam olarak doğal bir bakı ürünüdür.

  Hindistan cevizi yağı oda sıcaklığında katı formdadır.Ancak küçük bir ısıyla bile kolayca erir.Avucunuzun içinde bir süre tutmanız bile erimesi için yeterlidir.
   
  UYARI!!! Yüz ve vücutta çok sık kullanımı tüylenmeye sebep olabilir.


  HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞININ SAÇA FAYDALARI

  • Düzenli kullanımda saçın hızlı uzamasında oldukça etkilidir.
  • Saç derisini besler, nemlendirir ve rahatlatır.
  • Saç köklerini korur ve güçlendirir.
  • Saçı yoğun bir şekilde nemlendirir.
  • Saç uçlarının kırılmasını engellemeye yardımcı olur.
  • Cansız saçları besler, parlamasına yardımcı olur.
  • Çok iyi bir onarıcıdır.
  • Ve en önemlisi saçların hızlı uzamasını sağlar.
  NASIL UYGULANIR
  
  Avucunuza aldığınız bir miktar Hindistan cevizi yağını saç derisine masaj yaparak uygulayın.Aynı şekilde saç uçlarına doğru yayın.Dilediğiniz kadar bekletin ve saçınızı yıkayın.Çok yağlı bir saç yapınız yoksa duştan sonra, nemli saçınıza bir miktar sürüp, durulamadan kullanabilirsiniz.Haftada en az bir kere uygulamanız çok faydalı olacaktır.

  SAÇI GÜRLEŞTİREN,  DÖKÜLMEYİ ÖNLEYEN  MASKE

  2 Kaşık hindistan cevizi yağı
  1 Yumurta
  1 Yemek kaşığı zeytinyağı

  Saçlarınız uzunsa malzemeleri iki ölçek kullanın.

  Bütün malzemeleri bir kapta karıştırın. Saçlarınıza ve saç diplerinize masaj yaparak yedirin.En az yarım saat bekletin.Ardından saçınızı yıkayın.Bekleme aşamasında saçınızı streç filmle sarabilirsiniz.

  Haftada 1 veya 2 kez maskeyi uygulamanız çok faydalı olacaktır.
Devamını oku...

KIŞLA GELEN KABUS; GRİP

    Grip, influenza virüsünün bulaşıp solunum yollarına yerleşerek burada çoğalarak meydana getirdiği hastalıktır.Virüs genellikle hastanın hapşırmasıyla havaya saçılan su damlalarından ve öpüşmeyle bulaşsa da ,hastanın yemek kapları,giysileri,havlusu  gibi kullandığı eşyalardan da geçer.Virüs bulaştıktan sonra  1-2 gün içerisinde  hızla vücuda yayılarak belirtilerini göstermeye başlar.Bu belirtiler;hapşırık,burun akıntısı,halsizlik,ateş,terleme ve titreme gibi belirtilerdir.
   Genellikle kış aylarında ve mevsim geçişlerinde görülen grip çoğu zaman salgın olarak kendini gösterir.Oldukça bulaşıcı bir hastalık olan grip,bir kişide görünmesi halinde kısa zamanda diğer insanlara bulaşarak yayılır.Bu özelliğiyle pek çok hastalıktan daha bulaşıcıdır.Genel olarak ölümcül bir hastalık olarak sayılmasa da yinede gribe bağlı ölüm  sık olan bir durumdur.Bu yüzden grip ciddiye alınmalı ve özellikle çocuklar mutlaka bir uzmana gösterilmelidir.Ancak tedaviyle bir hafta 10 gün içinde büyük oranda iyileşme sağlanır.
   Dünyada her yıl gribe karşı çeşitli aşılar üretilse de,kendini sürekli yenileyen gribe karşı etkisiz kalmaktadır.Yinede grip aşısı özellikle bağışıklığı güçsüz ve hayat koşullarından dolayı (sağlık çalışanları,kalabalık yerlerde çalışanlar) riskli olan  insanlarda kısmende olsa işe yaradığı için uzmanlar tarafından önerilir.Hastalığın kesin bir tedavisi olmasa da,hastalık boyunca yapılacak  istirahat ve sebze meyve ağırlıklı besinlerin tüketilmesi ve bitki çayları faydalı olacaktır.Ayrıca kişinin hastalanmadan önce bol bol sebze meyve tüketmesi,sık sık elini yıkaması hastalığa bulaşma riskini azaltır.
Devamını oku...

SİGARA VE TÜTÜN ÜRÜNLERİ

   Tütünün kullanımı, Amerika'nın Avrupalılar tarafından keşfedilmesinden çok önceki tarihlerden itibaren, dini ayinlerde   Amerikan yerlileri tarafından kullanılmaktaydı.Avrupalıların Amerikayı keşfinden sonra 1500'lü yıllarda Amerika'dan Avrupa'ya gelmiştir. Tabi ki tütün Avrupa'da  dini ayinlerde değil keyif ve eğlence amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.Anadolu'ya ise 1600'lü yıllarda Venedikli tüccarlar tarafından gelmiştir.Tütün Amerika'nın Avrupalılar tarafından keşfine kadar dünyanın geri kalanı tarafından bilinmemekteydi .Amerika'nın keşfiyle birlikte tütün ve bir tütün ürünü olan sigara hızla dünyaya yayılmıştır.
   Sigara bağımlılığı psikolojik ve fiziksel bağımlılık olarak iki yönlü bir bağımlılıktır.Asıl bağımlılık sigarada bulunan nikotine ait fiziksel bağımlılık değil,tamamen dudak tiryakiliği de denen psikolojik bağımlılıktır.Bu yönüyle aslında bir sigara tiryakisi daima sigara içmek için bilinç altına kazınmış olan stres, mutsuzluk, kaygı gibi çeşitli bahaneler bulmaktadır.Yapılan araştırmalar göstermiştir ki ortalama bir sigara tiryakisi ihtiyacı olan nikotinin çok daha fazlasını ve çok daha sık olarak günlük olarak sigara yoluyla almaktadır.Yani aslında günlük bir kaç sigara fiziksel ihtiyacımızı karşılamaya yetecekse de bu dudak tiryakiliği dene psikolojik etmenler ve şartlanma sebebiyle çok daha fazla sigara içilmektedir.Yani bir sigara tiryakisinin her zaman sigara içmek için bir bahanesi vardır.
    .
    Sigara içmek aynı zamanda önemli bir ekonomik yük oluştururken çeşitli hastalıklara da sebep olmaktadır.Bunlar;
  • Kalp ve damar hastalıkları
  • Bronşların daralması sonucu akciğer rahatsızlıkları ve KOAH
  • Damarlarda tıkanma ve buna bağlı felç
  • Midede gastrit, ülser ve mide kanseri
  • Ciltte sararma, kırışıklık, cilt kanseri
  • Ağız kokusu ve dişlerde sararma
  • Gebelikte sigara içilmesi erken doğuma ve buna bağlı olarak çeşitli gelişim bozukluklarına, doğum sonrası ise sütün kesilmesine yol açar.

gibi hastalıklardır.
   Bir sigara tiryakisi sigara içerek yalnızca kendine zarar vermemektedir.Dünyada her yıl 6 milyon kişi sigara içmekten ölürken,600,000 kişi sigara içmediği halde sigara dumanına maruz kalarak hayatını kaybediyor.Ancak son yıllarda çıkan yasalarla tüm dünyada pasif içicilikle mücadele etmek için kapalı yerlerde sigara içimi yasaklanmıştır.Hatta Türkmenistan'da 2016 başı itibariyle tütün ürünlerinin satışı tamamen yasaklanmıştır
    Eğer gereği kadar paranız varsa ve sağlıksız,çileli,sonu erken ölümle biten bir hayat istiyorsanız, ne mutlu size ki sigara böyle bir hayat için tek başına yeterli bir sebeptir.Ancak böyle bir hayat yaşamak istemiyorsanız her an sigarayı bırakmak için doğru bir zamandır.
Devamını oku...

DEPRESYON

   Depresyon,kişinin sosyal  yaşantısını ve yaşama dair etkinliklerini bozacak dereceye ulaşmış sürekli ve yoğun üzüntü,keder ve melankoli halidir.
   Oldukça sık görülen bu hastalık yarattığı  çöküntü hali ve yeti yitimi sebebiyle kişinin günlük hayatını etkileyerek sosyal,mesleki,aile ve ekonomik durumunu bozabilir.Öyle ki bu durum kişiyi intihara kadar bile götürebilir.İntihar sonucu ölümlerin yaklaşık %50’sinin depresyon sonucunda olduğu düşünülürse depresyonun  ne kadar ciddi bir rahatsızlık olduğu anlaşılabilir.
   Depresyonun tedavi edilmeden kendi kendine geçmesi çok düşük bir olasılıktır.Olumsuz dış etkenlerin kolayca tetikleyebildiği bu hastalık, ilaç tedavisiyle birlikte var olan stres kaynaklarının da ortadan kalkmasıyla büyük oranda tedavi edilebilir bir hastalıktır.
   Ancak tabi ki her üzgün yada kederli insan depresyon hastası değildir.Bir kişiye depresyon teşhisi koyulabilmesi için depresif duygulanım ve hayattan zevk kaybı ve ilgi kaybı gibi belirtilerin yanında konsantrasyon bozukluğu, dikkatte azalma ve buna bağlı unutkanlık, kararsızlık, değersizlik hissi, suçluluk hissetme, intihar düşünceleri, karamsarlık gibi bilişsel belirtilerin bir kaçının en az iki hafta bulunması gerekir.
   Depresyon hastalığında asıl belirleyici olan kişinin hayatı boyunca maruz kaldığı olumsuz durumlar olsa da yine de çoğu hastalıkta olduğu gibi genetik yatkınlık da önemlidir.Depresyon bir beyin bozukluğudur ve beyinin ön alanlarında, alın ve şakak bölgelerinde ortaya çıkan bir hastalıktır.Yani tüm diğer organlarımız gibi beyinde hastalanabilir ve işlevlerinde bozukluk olabilir.Tabi yine de oldukça sık görülen bu hastalık diğer pek çok hastalık gibi  tedavi edilebilen bir hastalıktır.
   Eğer sizde yukarıda saydığımız belirtilerden bir kaçına sahipseniz mutlaka bir uzmana görünmeli,size en uygun tedaviyi belirleyip tedaviye başlamalısınız.Tedaviden sonra geçmişi düşündüğünüzde nasıl bu kadar karamsar ve umutsuz olabildiğinize şaşıracaksınız.Yeter ki depresyonun tedavisi olan bir hastalık olduğunu unutmayın ve yeniden sağlıklı olabilmek için bir uzmana danışarak kendinize şans verin.
Devamını oku...

SPOR ve SAĞLIK

   Bugün sporun sağlık için faydalı olduğu tüm dünyada bilinen bir gerçekken,tam tersine hareketsizliğin ise pek çok hastalığın ana sebebi olduğu da herkes tarafından bilinen bir başka gerçek.Oysaki vücudumuz dış dünya ile ruhumuz arasında ki bir köprü ve alışkanlıklarımızda yapacağımız küçük değişiklikler,günlük egzersizler hem yaşam konforumuzu artıracak hemde bizi sağlıklı ve zinde tutacaktır.Bedensel olarak sağlıklı olan bireyin aynı zamanda ruhu da sağlıklı ve dinçtir. Öyle ki sağlıklı insanın kas ve kemik yapısı sağlam,kan dolaşımı sağlıklı ,moral yönünden yüksek ve ruhsal olarak öz güvenlidir.
   Spor yapmak bir moda yada gösteriş değildir.Spor özellikle kentte yaşayan ve hareketsiz bir hayat süren herkes için bir gereklilik,bazende zorunluluktur.Çünkü spor yapmak birikmiş stresi atmanın yanında aynı zamanda da vücut yağını yakarak ve kas yapımızı güçlü tutarak bizi obeziteden korur ve  bedensel olarak dinç tutar. Yine spor bizi oldukça yaygın görülen kalp-damar ve şeker ve  hastalıklarından koruyarak kaliteli,sağlıklı ve uzun bir ömür yaşamamıza katkısı olur.Örneğin 65 yaşında düzenli spor yapan bir insan 45 yaşında bir insanın kalp ve solunun formunda olabilir.Ayrıca vücutta salgılanan endorfin hormonu (mutluluk hormonu) seviyesinin artmasını sağlayarak bizi psikiyatrik hastalıklardan da korur.

 Takım olarak birlikte yapılan sporlar ise aynı zamanda dostluğu,dayanışmayı ve sosyal ilişkileri geliştirir.Ortak bir amaç için çabalayan  insanlar arasında ilişkiler güçlenir ve bilinç altında ruh sağlığı için olumlu bir aktivite olarak  kaydedildiği için kişiye iç huzur ve mutluluk olarak geri döner.Bu bakımdan ülkemizde yaygın olan halı saha maçları ve futbol merakı faydalıdır denebilir.
   Aşırı zorlayıcı sporlar hariç her spor faydalıdır ancak zaman darlığı ve hayat şartları dolayısıyla her kes spor yapmaya vakit bulamayabilir.Ancak vakit yaratmak sanıldığı kadar da zor değildir.Örneğin bir spor salonuna gitmeye vakit yoksa  kısa mesafe yolculuklarda yürümek yada bisiklet tercih edilebilir.Yine fırsat buldukça basit bedensel ve eklem hareketlerine kolaylıkla zaman ayrılabilir.Yani spor yapmak sanıldığı gibi boş zamanı çok olan yada yaşam standartı yüksek insanların yapabildiği bir lüks değil.Herkesin zaman ayırabileceği ve alışkanlık haline gelmesi gereken bir aktivite diyebiliriz.

Devamını oku...

BAL MASKESİ

 Balın sağlığa olan faydaları saymakla bitmez.İçerisinde bulunan vitamin,mineral ve aminoasitler sayesinde insan hayatı için mucizevi etkiler yaratabilir. Ve tabi ki cilt bakımı içinde vazgeçilmezdir.
  Birazdan vereceğimiz yüz maskesi tarifinin de gerçekten mucizeler yarattığını göreceksiniz.Maskeyi haftada bir kere uygulayabilirsiniz.Özellikle kış ayları için, cildinize kusursuz bir bakım yapmış olursunuz.Bu maske cildi besler,nemlendirir ve parlatır.Ayrıca cilt lekelerinin tedavisinde de etkilidir.
Maske için malzemeler;



  •   1 tatlı kaşığı bal
  •   1 tatlı kaşığı limon
  •   1 tatlı kaşığı beyaz un

 Malzemeleri bir kapta karıştırın. Göz çevresi hariç, yüzünüze sürün.Minimum 40 dakika bekletin.Bekleme süresinden sonra ılık suyla yıkayın.

 Dip not olarak;eğer cilt lekeleriniz varsa,bir tatlı kaşığı balın üzerine limonu sıkın ve lekenin üzerine sürüp bekletin.Bunu her akşam yaparsanız bir hafta içerisinde etkisini göstermeye başlarsınız.

Devamını oku...

SAĞLIKLI BESLENME

   Ülkemizde ve  tüm dünyada çeşitli sebeplerden dolayı yetersiz beslenme sorunu varken  aynı zamanda aşırı ve dengesiz beslenmeden dolayı yaygın bir obezite sorunu da vardır.Özellikle çocukluk yaşlarındaki yetersiz ve aşırı dengesiz beslenme ilerideki yaşlarda ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Ayrıca halk arasındaki bu yaygın kötü beslenme alışkanlıkları da aynı zamanda genel toplum sağlığını da etkilerken  devlete de ekonomik olarak yük olmaktadır.Buda sonuçları itibariyle aynı zamanda başlı başına  bir başka önemli sorundur.
   Yanlış,yetersiz ve dengesiz beslenme hayat konforunu doğrudan etkilerken aynı zamanda da geri dönülmez sağlık sorunlarına da neden olabilir.Örneğin obezitenin neden olduğu kalp damar rahatsızlıkları yanında depresyon,anksiyete, bipolar bozukluk gibi psikiyatrik rahatsızlıklara da yol açabilir.Özellikle çocukluk yaşlarında az tüketilen yada hiç tüketilmeyen süt,peynir,yoğurt gibi kalsiyumca zengin besinler sebebiyle ileride ki yaşlarda kemik erimesi gibi sorunlara yol açabilir.
   Sağlıklı beslenme hepimizden daha fazla çocuklarımız için çok önemlidir.Çünkü sağlıklı,yeterli ve dengeli beslenmeyen çocukların beden ve zihinsel gelişimi geri kalarak daha o yaşlarda önemli sağlık sorunları ortaya çıkabililir.Çocukluk zamanlarında edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları ileri ki zamanlarda da devam ederek yaşam boyu sürmektedir.Buda büyüme ve gelişmenin sürdüğü bu yaşlarda önemli sağlık sorunlarına yol açmaktadır.Özellikle çocukluk zamanlarında yapılan bu yanlış beslenme alışkanlıklarının başında öğün atlama şeker,tuz ve yağ gibi gıdaların aşırı tüketilmesi gelmektedir.Özellikle çocuklar sabah kahvaltısını mutlaka yapmalı ve süt, peynir ve yoğurt gibi kemik gelişiminde önemli yer tutan kalsiyumca zengin besinleri mutlaka tüketmelidir.Ayrıca yeteri kadar sebze-meyve ve sıvı tüketimi alışkanlık haline getirilmelidir.
   Peki kötü beslenmenin bunca olumsuzluğu karşısında doğru beslenme nasıl olmalıdır.Kısaca maddeler halinde inceleyelim;
  • Beyaz un,şeker ve tuzu mümkün olduğunca azaltın ve hayatınızdan çıkarın.
  • Her gün yeteri kadar su tüketin.
  • Abur cubur yiyecekleri minimum düzeyde tüketin.
  • Karbonhidrat,yağ,protein,lif,vitaminler ve mineraller içeren besinleri gerektiği kadar tüketin.
  • Yemekleri büyük ana öğünler yerine küçük ara öğünler olarak düzenleyin,
  • Kahvaltı yapın ve geceleri özellikle uykudan önce yemek yemeyin.
  • Renkli meyveleri fazla aşırıya kaçmadan bolca tüketin.
  • Kepekli un gibi daha sağlıklı karbonhidratlar tüketin.
  • Özellikle omega 3 gibi yağ asidi barındıran sağlıklı yağlar tüketin.Doymuş yağlar ve trans yağlardan mümkün olduğunca uzak durun,
  • Özellikle çocukların kemik sağlığı için süt,peynir ve yoğurt gibi kalsiyum içeren gıdalar tüketin.
  • Günlük enerji ihtiyacınızı yeterince karşılayacak et,süt ve yumurta gibi protein kaynağı besinler tüketin.
   Her konuda olduğu gibi beslenmede de fazlası zarar olacağı için ölçülü olmak gerekir.Vücudumuzu ve vücudumuzun ihtiyaçlarını tanıyıp bilimin ve uzmanların  bize yaptığı öneriler ışığında beslenmenin yeniden düzenlenmesi gerekebilir.Herkesin vücudunun ihtiyaçları aynı olmayacağı için bir uzmandan yardım almak ve onun önerileriyle diyete başlamak gereklidir.Sağlığın alanına giren her konuda olduğu gibi beslenmede de bu çok önemlidir.
Devamını oku...

C VİTAMİNİ İLE SAÇ RENGİ AÇMA

 
Koyu renkli saçınızdan sıkıldıysanız veya yanlış bir boyamadan dolayı pişman olduysanız,birazdan vereceğimiz tarif, saçınızı yıpratmadan rengini açmanıza yardımcı olacaktır.Biraz uğraştırıcı,fakat sonucundan memnun kalacağınız bir yöntemdir.Başlamadan önce aşağıdaki önemli uyarıları lütfen dikkate alın.
  • Öncelikle bu yöntem doğal saçlarda işe yaramaz.Saçtaki boyayı akıtmak için kullanılır.
  • Eğer saçınız çok fazla yıpranmış, yanmış ve kurumuş durumdaysa, saçınızı daha da kurutacaktır ve yıpratacaktır.Fakat çok ciddi bir problem yoksa tam tersine bakım yapar ve saçı parlatır.
Buraya kadar bir sorun yoksa,tarifimize geçebiliriz.Malzemeleri eczanelerden kolayca temin edebilirsiniz.Gerekli malzemeler şunlardır;

  • Bir adet İngiliz karbonatı.
  • Saf C vitamini.(fiyatları en uygun olduğu için youplus ve sunlife markalarını kullanabilirsiniz.Burada dikkat etmeniz gereken şey, içeriğinin saf C vitamini olmasıdır.İçinde çinko ve benzeri katkılar olmamalıdır.)


  • Herhangi bir şampuan.Kepek şampuanı kullanırsanız etkisini artırırsınız.
  • Geniş ve derin bir kap.(cam veya plastik olmasına dikkat edin)
  • saç boyamak için kullanılan bir fırça
  C vitamini tabletlerinin kutusunda 20 tane vardır.Bir uygulama için 10 tanesi yeterli olacaktır.Tercihen hepsini de kullanabilirsiniz.
   C vitamini tabletlerini tahta bir kaşık yardımıyla toz haline getirin.Üzerine İngiliz karbonatının tamamını dökün.Biraz karıştırın.Daha sonra üzerine göz kararı şampuanı eklemeye başlayın ve fırçayla karıştırın.Bu aşamada hızlı olmanız gerekiyor.Çünkü karışım kabarmaya başlayacaktır.
   Saçınızı tutam tutam ayırıp, boya yapar gibi sürün.Ve tarakla tarayın.İşlem bittikten sonra streç filmle sarın.Minimum 1 saat bekletin.
   Çok koyu saçlarda sonuç almak için işlemi birkaç kez tekrar etmeniz gerekiyor.Pes etmeyin.İlk seferde ciddi bir açılma olmayacaktır.Ayrıca saç yeni boyandıysa çok daha etkili olacaktır.

       



Devamını oku...